Küçükvar, siyaset ve toplumda yaşanan yozlaşmanın, İbn-i Haldun’un 14. yüzyılda vurguladığı sorunları günümüzde de tetiklediğini söyledi.
Küçükvar, “Siyasetteki yozlaşma, ‘çeliğe giren pas’ gibi toplum katmanlarının tamamını bozdu, çürüttü. En kötü durumda olanlar ise maalesef emeklilerdir” diyerek, emeklilerin yaşam kalitesinin her geçen gün daha da kötüye gittiğine dikkat çekti.
Adnan Küçükvar’ın yaptığı açıklama şu şekilde;
“Siyasetteki yozlaşma, ‘çeliğe giren pas’ gibi toplum katmanlarının tamamını bozdu, çürüttü.
Büyük düşünür, devlet adamı ve tarihçi İbn-i Haldun bunu 14. yüzyılda gördü ve ‘dayanışmanın olmaması, üretimin zayıflaması, tüketim çılgınlığı, vergilerin artması, liyakatin dikkate alınmaması, adaletsizliğin yaygınlaşması, umutların kırılması, göçün hızlanması, gurur, kibir, riyakarlık ve gösteriş’e dikkat çekti.
Ve en kötüsü bunları gören, sessiz kalan toplumlara uyarılarda bulundu.
Bulunduğumuz toplum katmanları içinde, yaşam kalitesi açısından, en kötü durumda olanlar, maalesef emekliler.
Emeklilerin kötü durumda olma sebeplerinin başında, İbn-i Haldun’un ilk sıraya koyduğu ‘dayanışmanın olmaması.’ Ve ‘kötü gidişatı görüp kabul eden toplum’ gelmekte. Dolayısıyla haklarını siyasi iktidarın keyfine bırakmaktadırlar.
Siyasi iktidar ise; çalışırken hak ettiği maaşı, ödediği primlerle kutsallaştıran emekliyi ‘paltosunun kolu’ görmeye devam ediyor.
‘Türkiye Yüzyılı’ ve ‘Emekli Yılı’ gibi edebiyatlarla emekliyi ‘kent yoksulu’ yapıp, asgari ücret ve açlık sınırı altında maaşlarla yaşam kalitesini yerlerde sürüklendiriyor.
Son olarak, TÜİK’e göre, 2024 enflasyonu yüzde 44.38, altı aylık TÜFE toplamı 15.75 çıkartılıp, en düşük emekli aylığı, yine açlık sınırı ve asgari ücret altında 14 bin 469 liraya bağlandı. Emeklilerin 10 bin lira refah payı/seyyanen zam beklentisi yine siyasi erk’in engeline takıldı.
Bu da, yaşam kalitesi yerlerde sürüklenen emeklilerin, ‘dernek / dayanışma kültürünü’ öne çıkartmaktan başka çaresinin olmadığını göstermektedir.
Derneklerin gücü ve yaptırımı, üyeleri kadardır; mevcut emekli sayısı kadar değil.
Türkiye’de örgütlü emekli sayısı bırakın 16 milyonu, 5-6 milyonu bulsa, emeklilerin mukadderatı siyasilerin/iktidarların iki dudağı arasında olmaz.
Emekliler derneklerine sahip çıksa, üye olsa siyasetten/iktidarlardan ‘insanca yaşamak’ için gerekli haklarını söke söke alırlar.
Yoksa, ‘insanca yaşama hakkı sahibi’ olsa bile emekli; lütuf /ulufe, asgari ücret ve açlık sınırı altında zam ve maaş beklemeye devam eder.
Emekliler, insanca yaşama haklarını alabilmek için, orada burada ‘çene suyu çorba’ konuşma yerine TÜM EMEK DER çatısı altında birleşmelidir.”