Genel kurulda ilk olarak konuşan Zafer Partisi Genel Başkan Vekili Ali Şehirlioğlu, Zafer Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Ümit Özdağ’ın hukuksuz yere tutuklandığını ve ihraç edilen teğmenler hakkında şunları söyledi:
“İktidarın hukuku bir siyaset sopası gibi kullandığı, haksız ve hukuksuz tutuklamaların gerçekleştiği bu Türkiye’de, aslında her şeyde bir hayır vardır diyerek, bizi Atatürk’ten koparmaya çalışan bu düşünceye karşı hep birlikte olduğumuzu ifade etmek istiyorum. Son günlerde yaşanan yakınlaşmalar gösteriyor ki, fikirlerimiz farklı olsa bile Ulu Önder’in çizgisinde birleşiyoruz ve bu durum hepimize farklı bir güç katıyor.
Kaçma şüphesi bahanesiyle Sayın Genel Başkanım gözaltına alındı. Cumhurbaşkanına hiçbir şekilde hakaret içeren bir ifade olmadığı halde, bu kez Kayseri’deki birtakım olaylarla ilişkilendirildi ve iddianame buna göre hazırlanarak haksız ve hukuksuz bir şekilde tutuklandı.
Bu haksız ve hukuksuz tutuklamalar, sesini çıkaran herkese yönelik bir baskıya dönüştü. Son günlerde basın mensuplarına yönelik baskılar artarken, dün Cumhuriyet Halk Partisi’nin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Ekrem İmamoğlu’nun kullandığı bir cümle nedeniyle ifadeye çağrılması bunun en somut örneklerinden biridir.
Bu baskılar böyle kalır mı? Kalmaz! Bizim bu konudaki mücadelemiz sonuna kadar sürecektir. Ancak bizi en çok yaralayan olaylardan biri de ‘Mustafa Kemal’in askerleriyiz’ diyerek kılıç kaldıran genç teğmenlerimizin Türk Silahlı Kuvvetleri’nden ihraç edilmesidir. Bizim tek bir Başkomutanımız vardır; o da Mustafa Kemal Atatürk’tür. Bir teğmenin, şehit ya da gazi olmak için ettiği yemini, ‘Siz kime kılıç kaldırıyorsunuz?’ diye sorgulamak, yapılabilecek en büyük hatalardan biridir.
Bugün burada, Atatürkçü Düşünce Derneği’nin genel kurulunda bulunmak, ben ve Zafer Partisi’nin üst düzey yöneticileri için büyük bir mutluluk kaynağıdır. Atatürk’ün çizgisinde yürüyerek mücadelemizi her geçen gün daha da güçlendireceğiz. Sizin de Sayın Genel Başkanımızın bu haksız tutuklanması konusundaki desteğinizi bekliyoruz.”**
CHP İl Başkanı Devrim Dural:
Ardından söz alan CHP İl Başkanı Devrim Dural, Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ’ın gözaltına alınması ve tutuklanmasının herkeste şok etkisi yarattığını belirterek şu ifadeleri kullandı:
**“Hepimizde büyük bir şaşkınlık yaratan bu sürecin ardından, bir şeyler yapmamız gerektiğini düşündük. Ertesi gün, doğrudan Zafer Partisi İl Başkanı Sayın Zafer Turan’ı arayarak kendilerini ziyaret etmek istediğimizi ilettik. Cumhuriyet Halk Partisi örgütü olarak, tüm CHP’lileri temsilen parti yöneticileriyle birlikte Zafer Partisi’ni ziyaret ettik.
Amacımız, CHP olarak Zafer Partisi’ne yönelik bu haksız, hukuksuz ve adaletsiz uygulamayı protesto etmek, sorgulamak ve aynı zamanda Zafer Partisi’ne güçlü bir destek vermekti. Cumhuriyet Halk Partisi olarak, Atatürk’ün Cumhuriyeti’ni, Atatürk devrimlerini ve Atatürkçü düşünceyi benimseyen herkese kesintisiz destek vermeye devam edeceğiz.
Bu tutuklamalar ve baskılar sadece siyasetçilerle sınırlı kalmadı. Şimdi de gazeteciler, televizyon programcıları ve yazarlar hedef alınıyor. Cumhuriyet Halk Partisi olarak her zaman bu baskılara karşı sesimizi yükselttik, yükseltmeye de devam edeceğiz.
Şimdi, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün sözleriyle seslenmek istiyorum:
“Hattı müdafaa yoktur, sathı müdafaa vardır. O satıh bütün vatandır.”
Dolayısıyla, biz mücadele etmedikçe, karşımızda her zaman mücadele eden başka bir kesim olacak ve onlar kazanacaktır. Bu yüzden sokaklarda, alanlarda olmalı, mücadele etmeliyiz ve bundan asla geri durmamalıyız.
Dün yaşadığımız bir diğer üzücü olay da, beş teğmenimizin ordudan ihraç edilmesi oldu. ‘Mustafa Kemal’in askerleriyiz’ dedikleri için ihraç edilen bu genç subaylarımızın yaşadığı haksızlık hepimizin yüreğini sızlatmıştır. Buradan bir kez daha sesleniyorum: Biz Mustafa Kemal’in askerleriyiz!
Cumhuriyet Halk Partisi örgütleri olarak, Atatürkçü düşünceyi savunan herkesin yanında olacağız. Buna, müsaadenizle, Zafer Partisi’ni de dahil etmek istiyorum. Çünkü Zafer Partisi de bu mücadelenin bir parçasıdır. Her zaman bedel ödemeye hazırız ve gerekirse bu bedeli canımızla ödemeye de razıyız.
Genel kurulunuzun hayırlı olmasını diliyorum. Son sözüm şu olsun:
Ne mutlu Türk’üm diyene!”