Olay, 25 Ocak’ta merkez Kırkçeşme Mahallesi'ndeki Ahmet Dede Mezarlığında meydana geldi. Edinilen bilgiye göre, mezarlıkta yolda yatar vaziyette bir erkek cesedinin bulunması üzerine Kastamonu İl Emniyet Müdürlüğü Asayiş Şube Müdürlüğü ekipleri çalışma başlattı. Yapılan inceleme neticesinde cesedin 32 yaşındaki Tolga Benderlioğlu’na ait olduğu tespit edildi. Tolga Benderlioğlu’nun, baş kısmı ile vücudunun birçok yerinden silahla vurulduğu belirlendi. Olayın ardından Plaka Tanıma Sistemleri (PTS) ve Kent Güvenlik Yönetim Sistemi (KGYS) kameraları incelemeleri neticesinde iki araç takibe alındı. Karabük'te durdurulan araçlardaki, Tolga Benderlioğlu’nun kayınpederi O.D., kayınbiraderi İ.D. ve ailenin yakını C.Ç. gözaltına alındı. Savcılıktaki ifadelerinin ardından O.D., İ.D. ve ailenin yakını C.Ç. tutuklandı.

O.D., İ.D. ve C.Ç. hakkında Kastamonu Ağır Ceza Mahkemesinde öldürme, ruhsatsız ateşli silahlarla mermileri satın alma veya taşıma veya bulundurma, tasarlayarak öldürme suçlarından dava açıldı.

"PİŞMANIM" DİYEREK TAHLİYESİNİ İSTEDİ

Duruşmada kendisini savunan O.D., kızının evlenmesinde rızasının olmadığını belirterek, “Kızım ile damadım, benden habersiz Karabük’e kaçtılar. 6 ay kadar falan oldu. Ondan sonra kızım beni aradı, 'yanına gelmek istiyorum' dedi. Ben de 'seni evlatlıktan sildim' dedim. Bana, 'baba ben intihar edeceğim, beni dinle, yanına gelmek istiyorum' dedi. Ben de ‘gel’ dedim. Kızım, yanıma geldikten sonra Tolga’nın tehditleri başladı. Kızım hamileydi, şiddetli geçimsizlikten dolayı boşanma aşamasına geldiler. Tolga olacak damadımız, bana ve aileme çok ağır hakaretler etti. Sonra oğlumu C.Ç. aradı. Tolga, C.Ç. ve oğlum İ.D., bir kafede buluşup konuşacaklardı. Ben de manavdan alışveriş yapıyordum. İ.D. telefonumu açmadı, ben de C.Ç.’yi aradım. O da bana 'sıkıntı çıkabilir' dedi. Ben de manavdan çıkıp kafenin önünde araçla beklemeye başladım. Yanımda eşim ile kızım da vardı. Sonra kafeden çıktılar ve araca bindiler. Ben de onları peşlerinden takip etmeye başladım. Oğlumu aradım C.Ç. açtı, 'o da bana Tolga’yı çevre yolundan evine bırakacağız' dedi. Ben korktum, mezarlığa gelince o arada oğlumun eğildiğini gördüm. Aracın altına bakıyordu. Aracı durdurup 'indim ve ne yapıyorsunuz burada' dedim. 'Burası konuşma yeri mi' diye bağırdım. Ben hayatta ne bıçak ne silah taşırım, hiç bir şey taşımam. Tolga’ya, 'bu işi uzatma bunu tatlıya bağlayın, yapmayın, boşanın, sen yoluna o yoluna' dedim. 'Sen her şeye atlıyorsun, siz mi boşayacaksınız' diyerek bana küfür etti. O sırada elini beline attı, ben de silaha şarjörü verip 2-3 tane sıktığımı biliyorum. Bir şey hatırlamıyorum. O arada C.Ç. ile İ.D. arabanın yan tarafına kaçtılar. Ben de marşa basıp eve gittim. Ben teslim olmaya gideceğim dedim. İstanbul’da benim damadım var, kızım güvenlik görevlisi. Kızım N.B.’yi, onların yanına bırakıp Aksaray Emniyet Müdürlüğüne teslim olacaktım. Sonra Karabük’te polis bizi durdurdu” dedi.

Oğlu İ.D. ile C.Ç.’nin olayda bir suçlarının olmadığını söyleyen O.D., “Onların beratını istiyorum, yüce mahkemenize sığınıyorum. Ben de yaptıklarımı söyledim, önce Allah’ıma sonra size güveniyorum, cezam neyse razıyım. Çocukların hiç bir suçu yok, oğlum engelli, annesi hasta. Ben de beraatımı istiyorum, korktum, anlık oldu” diye konuştu.

Yaşanan olaydan ötürü pişman olduğunu söyleyen O.D., “Pişmanım, ben yaptım. Ben 52 yaşındayım. Ben kızımın evine gidip torunumu sevmek isterdim. Damadım kötü birisi çıktı. Kızım, damadımın eve getirdiği hapları sobada yaktı diye damadım kızımı dövdü. Pişmanım, tahliyemi istiyorum” şeklinde konuştu.

“KIZ KARDEŞİMİ TAKINTI HALİNE GETİRMİŞTİ”

Tolga’nın sürekli kendisini tehdit ettiğini belirten İ.D. de, “Kız kardeşim ile boşanma aşamasına geldiler, şiddetli geçimsizlik dolayısıyla. Kız kardeşimi karakoldan aldım. Yüzü gözü mosmor içindeydi. Eve getirdim. Tehdit mesajları attı, babama, bana, anneme küfürler etti. Birkaç kez evimizin önünde gezdi arabalarla. Biz polisi aradık sürekli. Kardeşim KADES uygulamasına bastı. Daha önce silahla evimizin önünde ateş etti. Sürekli bizi tehdit ediyordu” şeklinde konuştu.

Kafede konuştuktan sonra Tolga’yı evine bırakmak için yola çıktıklarını anlatan İ.D. de, “Çevre yoluna çıkarken mezarlıkta arabanın karteli sürttü. Arabanın karteli sürtünce ben arabayı stop etmek zorunda kaldım. Aşağıya indim. Aşağıda arabanın karlığına baktım. Baktığımda çatlamıştı. Ayağa kalktığım zaman arkadan bir araba geliyordu. Baktığımda babamdı. Ne yapıyorsunuz burada dedi ve sinirlendi. Boşanma davası ile ilgili konuşmalar başladı. Tolga ile babam konuşuyordu. 'Sen ne yapmaya çalışıyorsun' diyerek Tolga'yı uyardı. Babam 'bu şekilde olmaz diyerek, medeni insanlar gibi boşanın' dedi. O sırada 'siz mi beni boşayacaksınız' diyerek Tolga küfür etti. 'Benim için fark etmez, ya ölürüm, ya öldürürüm' dedi. Kardeşimi takıntı haline getirmiş. O esnada sürekli elleri beline gidiyordu. Bir silah sesi duydum. Baktım, babam 2-3 el ateş etti. 'Yapma' demeye kalmadı Tolga’ya ateş etti” diye konuştu.

Kendisinin engelli olduğunu söyleyen İ.D., “Hakkımdaki suçlamaları kabul etmiyorum. Ben, kendimi olayın içerisinde buldum. Tahliyemi istiyorum. Bacağım yara içerisinde, muayene olmaya ihtiyacım var. Tahliyemi talip ediyorum” dedi.

“AİLENİN BAŞI SAĞ OLSUN, ALLAH RAHMET EYLESİN, HAKLARINI HELAL ETSİNLER”

Tutuklu sanık C.D. ise, “Ben İ.D.’yi aradım, Tolga’nın evin etrafında dolaştığını söyleyerek evine girmemi söyledi. Ben de bir şey olmasını istemediğim için İ.D.’ye 'buluşalım, oda gelsin, bir ara yol bulalım, anlaşalım' dedim. Tolga boşanmak istemiyordu, eşini seviyordu ve çocuğu vardı. Mezarlıkta araç arıza yapınca durduk. O sırada O.D. geldi, silahı kurdu, ben silahın önüne geçtim, 'yapma' dedim. 'Kaç lan' diyerek, 3 el ateş etti. Sonra O.D.’yi tuttum ve savurdum. Tolga kaçarken O.D. elimden kurtulup tekrar ateş etmeye başladı. Ben hiçbir şey yapamadım. İyi niyetimden bu haldeyim, kimseye kin, nefret, öfke beslemedim, ailenin başı sağ olsun, Allah rahmet eylesin, haklarını helal etsinler. Beraatımı istiyorum” şeklinde konuştu.

“BİZ, AİLELERİMİZİN RIZASI DIŞINDA EVLENDİK”

Tolga’nın sürekli kendisini tehdit ettiğini belirten N.B. de, “Bu yüzden boşanma davası açtım. Sürekli ailemle tehdit ediyordu beni. Biz, ailelerimizin rızası dışında evlendik. O yüzden her iki tarafta evliliğimizi onaylamıyordu. Eşim madde bağımlısı olduğu için sürekli şiddet, hakaret uyguluyordu. Ailemin evine gittiğim zaman babamla abime saldırıya geçiyordu, telefon yoluyla, mesaj yoluyla tehditler savuruyordu. Hamileydim, hastaneye kontrole gittik. Hastaneden dönüşte arabadan indirdi beni, kolumdan attı, sürükledi. Orada benim şikayet dosyam, kamera kayıtları var, hamile olduğum zaman sürükledi arabada beni. İlk başta çocuğu istiyordu, sonrasında istememeye başladı. Bende ayrılma kararı aldım” ifadelerini kullandı.

Mahkeme heyeti, tutuklu sanıklar O.D., İ.D. ve C.Ç.’nin tutukluluğunun devamına karar vererek, mütalaanın hazırlanması için dosyayı Cumhuriyet Savcısına devretti. Duruşma, ileri bir tarihe ertelendi.