CHP Zonguldak Milletvekili Eylem Ertuğ Ertuğrul, TBMM'de 2025 yılı bütçesini eleştirdi.

Milletvekili Ertuğrul yaptığı konuşmada; "Halkın da sorduğu sorulardan biridir; 'Meclis ne yapıyor?' bu sorunun yanıtı halk için hiçbir şey yapmıyor. İktidar için, sermaye için, bu şiddet ve savaş ortamını yaratmak için elinden geleni yapıyor ama ne emekçi, ne emekli, ne engelli ne de bu ülkede mağdur olmuş halk için bir şey yapmıyor. Meclis bu bütçe görüşmelerinde de hem komisyonlarda hem genel kurulda ısrarla dile getirmemize rağmen emekçi, emekli, engelli ve bu ülkede mağdur olmuş halk için bir şey yapmadı. Çünkü meclisi noterlik makamına çevirdiler.

1.5 ay boyunca bütçe konuştuk. Önce komisyonlarda, sonra genel kurulda bas bas bağırdık. Yandaşa değil halka bütçe istiyoruz dedik. Zengin ettiklerinin, peşkeş çektiklerinin, faiz ödediklerinin akan çeşmelerini kesemedikleri için sürekli yoksullaştırdıkları halkın boğazını sıkıyorlar.

Bu hafta bir kanun teklifi daha gelecek. Devlet Memurları Kanun Teklifi. Yine bu kanun teklifinde de herhangi bir sorunun çözümüne dair bir düzenleme yok. Torba yasa mantığıyla hazırlanıp gelmiş bir kanun teklifi, noterlik gibi çalışan bir meclis var. Sarayda hazırlanan kanun teklifleri geliyor oy çokluğuna dayalı olarak hem komisyon çalışmalarında hem de Genel Kurul çalışmalarında kanun teklifleri onaylanıyor ve gidiyor.

Kuvvetler ayrılığından yoksun bir Meclis, halkın sorunlarına çözüm üretecek kanunları yapabilir mi? İktidar milletvekillerinin önlerine gelen kanun teklinin içeriğinden haberleri bile yok. Onlara onaylayın diyorlar onlar da onaylıyor. Çünkü ortada kuvvetler ayrılığı yok. Yasama, yürütmenin vesayeti altına sıkışmış durumda. Denetleme mekanizması çalışıyor mu? O da çalışmıyor.

Meclis'teki muhalefet partilerinin bütün çabalarına rağmen, bizler Cumhuriyet Halk Partisi olarak da tüm platformlarda, kapı kapı gezerek  halkın tüm sorunlarını alıp Meclis'e taşımamıza rağmen herhangi bir teklifimizin yasalaşması mümkün olmuyor.

Meclise getirdikleri bütçe ile de getirdikleri torbalarla da sorunu çözmek yerine sorunları kalıcılaştırıyorlar, derinleştiriyorlar.

Dolaylı olarak vergi alınan, dolaysız olarak bazılarına aktarılan bir vergi düzenindeyiz. Bu sorunu çözmeden nasıl ilerlenebilir? Bu düzeni bozmadan nasıl halkın derdine derman olabiliriz? Her yasama döneminde çalışmayan çalışmasına gerek olmayan bakanlıkların halka harcanmayacak olan bütçelerini görüşüyoruz. Vatandaşın sırtına öyle bir vergi yükü yükledik ki bu bütçeleri vergiden düşersek yükü ancak azaltabiliriz.

Mesela Milli Eğitim Bakanlığı. Müfredat berbat. Sistem bozuk. Öğretmenler kan ağlıyor. Atanamayan değil Atanmayan öğretmen sorunu yıllara sair çözülebilmiş değil. Milli Eğitim Bakanlığı'na bağlı okullarda çalışan yaklaşık 100 bin ücretli öğretmenin bir kısmının maaşları ödenek kalmadığı gerekçesiyle ödenmiyor. Bakanlık okulların temizliğini bile sağlayamıyor. 

Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’na bakın. Kadın cinayetleri artmış, çocuk istismarı artmış, engelliler yok sayılmış. Hemen her gün en az bir kadının öldürüldüğü, üçüncü sayfa haberi olarak gündemden hızla düştüğü ülkemizde, kadın cinayetleri konusundaki resmi verilere ulaşmak da maalesef zor.

Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’na gelelim. Saman, buğday, meyve, pamuk ithal. Et de ithal. Çiftçi kan ağlıyor. Destek yok.

Çevre ve Şehircilik Bakanlığı. Yüzlerce yıllık ağaçlar kesiliyor, göller dolduruluyor. Şehircilik desen yok. Her yerde rant peşindeler.

Adalet Bakanlığı’na gelelim. Konuşanı, yazanı, düşüneni tek adamın kararıyla hapse atıyoruz. Atatürk Havalimanı’nda 45 kişiyi katleden teröristleri tahliye ediyoruz.  Bu kararları bağımsız bir yargının hakimleri savcıları mı veriyor yoksa tek adam mı veriyor? Bunun üzerine de olmayan Adaletin Bakanlığı’na bütçe ayırıyoruz.

Yumurta, et, süt, kuru soğan enflasyonu var bu ülkede. Bakanlığın enflasyonu %45. TÜİK nasılsa ellerinin altında. 

Hele hele Diyanet İşleri bir AUDİ’yi fazla gördünüz diyor.

Sağlık Bakanlığı’na bakıyoruz. Millet randevu alamıyor, randevu bulsa doktor yok. Doktor bulsa ilaç yok. Aile hekimleri aylardır kaçıncıya iş bırakıyor. Sağlık Bakan yardımcısı çıkıp “siz zaten ne işe yarıyorsunuz” diyor.

Asgari ücret yıl ortasına gelmeden açlık sınırının altına düştü. Kira zamları %62, yeniden değerleme oranı %43, memur zam oranı %12 memur nasıl geçinsin? Asgari ücretli, emekli nasıl geçinsin? Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın bütçesi konuşuldu. Bu bütçe halka harcanmayacak SGK’nın bürokratlarına ballı maaş vermeye mi harcanacak?

Elmasta, altında, pırlantada vergi yok. Serbest. Ekmekte var, suda var. Bütçe görüşmelerinde gördük ki, saray, günde 46 milyon 378 bin lira, saatte 1 milyon 932 bin lira, dakikada ise 32 bin 200 lira harcama yapmak istiyor. Bu, bir ayda 82 bin 970 asgari ücretlinin maaşına, bir günde 3 bin 710 emeklinin maaşına, bir dakikada 11 öğrencinin öğrenim kredisine denk geliyor. Üstelik bu rakamlara örtülü ödenek ve koruma giderleri dâhil değil. Halkın alın terinden oluşturulan bütçeden 17 milyar lira isteyen Cumhurbaşkanı, ekonomik sıkıntıların tek sorumlusudur.

Emekçiye yokluğu, üniversiteliye 3 bin lirayı, öğretmene kadroyu, öğrenciye bir öğün yemeği reva gören bu iktidarın bütçesini kabul etmedik, etmiyoruz. Halk, 2024 yerel seçimlerinde olduğu gibi genel seçimlerde de hükümeti sandıkta silecektir. İşte o zaman halkın iktidarında halkın bütçesini onaylayacağız.” ifadelerine yer verdi.