Kamu Emekçileri Konfederasyonu Sendikası’na (KESK) bağlı Büro Emekçileri Sendikası (BES) vergide adalet istemiyle bir kez daha toplandı. Vergi dairesinde toplanan sendikalılar, Hazine ve Maliye Bakanlığı’na seslendi. Sorunlarına çözüm isteyen sendikalılar, döviz be pankart da açtı. Sloganlarla eylem yapan BES adına açıklamayı Şube Başkanı Alper Kaya yaptı. Kaya’nın konuyla ilgili yaptığı açıklama şöyle:
“Her bütçe döneminde olduğu gibi, 2024 bütçesinin tartışıldığı dönemde de, bütçe hakkının kullanılması ve ön görülen bütçe kaynaklarının toplumun refahını artıracak üretim alanlarına yatırımların yapılması ve yoksulluk sınırının altında; ağırlıkla asgari ücrete yakın/komşu haline getirilen ücret politikasından vaz geçilerek, başta kamu emekçilerin ve emeklileri olmak üzere, ekonomik krizin mağduru haline getirilen yoksul kesimlere daha fazla kaynak ayrılması için eylem ve etkinlikler yaptık. Ancak iktidar önceki yıllarda olduğu gibi 2024 bütçesinin tartışıldığı süreçte taleplerimizi yine görmezden gelerek, toplumun refahını artıracak üretim ekonomisine kaynak ayırmadığı gibi, biz kamu emekçilerini, emeklilerini ve bilerek isteyerek yaratmış olduğu ekonomik krizle mağdur ettiği toplum kesimlerini yok saymıştır. Nitelikli tartışmalardan uzak, emekçilerin ve yoksulların taleplerini görmezden gelen, tam ifadesiyle bir el kaldır/indir içeriğinde tartıştırdığı 2024 yılı bütçesini TBMM’den geçirerek uygulamaya koymuştur.
Yürürlüğe konulan bütçedeki gelir kalemleri içinde yer alan ve kazanç üzerinde alınan kurumlar vergisi toplam vergi gelirlerinin sadece yüzde 15’ni teşkil ederken, şahısların elde ettiği kazanç üzerinden alınan gelir vergisi toplanması öngörülen vergilerin yüzde 73’ü oluşturmaktadır. Toplanması ön görülen gelir vergisi içinde emekçilerin kazançları üzerinden alınması gereken oran ise yüzde 23 olması öngörülmüştür.
Diğer taraftan harcamalar üzerinden alınan; yoksulu zenginle eşitleyen ve vergi adaletsizliğini katmerli hale getiren KDV, ÖTV gibi dolaylı vergilen toplanması öngörülen vergilerin en büyük dilimini oluşturmaktadır. Her tartışmada örnek gösterilen OECD ülkelerinin ortalaması yüzde 34-35 iken, bizim ülkede yüzde 70’inden fazladır. Uzun yıllarıdır dolaylı vergi gelirlerinin bizim ülkede bu kadar yüksek olması biz emekçileri ve toplunun dar gelir gruplarını daha da yoksullaştırmaktadır.

“VERGİ AFLARININ YARATTIĞI HAKSIZLIKLAR KONUŞULMUYOR!”

Toplumda herhangi bir konuda farkındalık yaratmak için belli gün ve haftalarda, bir konuya veya duruma dikkat çekmek için konuya ilişkin içerik tartışmaları yapılarak sorunların tespitini yapmak dahil olmak üzere, farkındalık yaratılmak istenen gündemle ilgili eylem ve etkinlikler yapılmaktadır. Bu çerçevede sendikamızın yetki alanında bulunan kumlarda, vergi haftası, sosyal güvenlik haftası, adli yılın açılışı vb. gün/haftalarda kurumlar etkinlikler yapmaktadır. Gelir İdaresi Başkanlığı bünyesinde her yıl şubat ayının son haftasında “Vergi Geleceğimizdir, Vergi Önemlidir” vb. başlıklarla kutlanan vergi haftasında;
Üretimden uzak, emekçileri, emeklileri ve toplumun geniş yoksul kesimlerini mağdur eden, daha çok vergi gelirlerini faize, ranta, kamu-özel işliğiyle yapılan adrese teslim projelere, savaşa politikalarına yönelik harcanması tartışılmamaktadır,
Artık rutin hale gelen vergi aflarının yarattığı haksızlıklar tartışılmamaktadır,
Ücretler üzerinden alınan gelir vergisinin düşürülmesi tartışılmamaktadır,
OECD ülke ortalamalarının çok üzerinde alınan dolaylı vergilerin yarattığı haksızlık tartışılmamaktadır.
Bütçenin asıl gelir kaynağı olan vergi gelirlerinin har vurup harman savururcasına bu kadar kötü kullanılması başlı başına bir problem iken, vergiyi toplayan ve ödeyen vergi emekçilerinin, emekçilerin sorunlarına çözüm üretilmesi bir yana, yaşanan sorunlar her geçen gün ağırlaşarak devam etmektedir. 2005 yılında çıkarılan 5345 sayılı Kanunla Maliye Bakanlığı parçalı hale getirilmiş, adeta bir sorunlar yumağının içine atılmıştır. Yapılan düzenlemeyle Bakanlık bünyesinde özerk kurum haline getirilen Gelir İdaresi Başkanlığında farklı unvanlarda personel istihdam edilmesiyle birlikte, kurum çalışanları benzer işleri yaptıkları halde farklı ücret skalalarından ücret aldığından bitmeyen bir tartışma içerisinde çalışma barışı ortadan kalkmıştır.
Gelir İdaresi Başkanlığı’nın kuruluşunda, mevcut kurum çalışanları yeniden yapılanma dışında tutulması ve yeni ihdas edilen Gelir Uzmanlığı unvanına atanmak için sınav şartı getirilmesi ve sınavların uygulama biçimi kurum içi tartışmaları sürekli kıldığı gibi, kurumu dış kamuoyunda da tartışılır hale getirmiştir. Keza sorun daha bitmediği gibi, Kurum çalışanları içinde daha da derinleşerek devam etmektedir.
Ne yazık ki geçmişte genç nüfusun kamuda işe talepleri içinde ilk sırada yer alan Maliye Bakanlığı, uzun süredir genç çalışanların başka kurumlara geçmeden bir atlama tahtası olarak görülmektedir. Gelir İdaresi Başkanlığı’nın son dönemlerde açtığı Gelir Uzmanlığı sınavlarına yeterli başvuru olmadığı görülmektedir.

“KALICI ÇÖZÜMLER ÜRETİLMEDİ!”

Büyük iddialar eşliğinde yapılan yasal değişiklikle Maliye Bakanlığına bağlı özerk kuruluş haline getirilen Gelir İdaresi Başkanlık merkez birimleri ile başkanlık bünyesinde oluşturulan vergi dairesi başkanlıklarında kariyer/liyakat ilişkisi alt üst olmuş, kurum tarafından yapılan görevde yükselme ve unvan sınavlarında uygulanan mülakat haksızlığının yarattığı sorunlar kurumda kariyer/liyakat ilişkisine tamiri zor tahribatlar yaratmıştır. Diğer taraftan özellikle servis yönetimlerinin nerdeyse tamamına yakınının görevlendirmelerle yürütülmesi başta olmak üzere orta kademe yönetimlerde görevlendirmelerin yoğun bir şekilde yapılması, kurum çalışanları arasındaki iş barışını bozmakta ve çalışanların kuruma aidiyet bağını zayıflatmaktadır. Diğer taraftan görevlendirmeleri bu kadar yoğun yapılması, yandaş sendikaların çalışanlar üzerinde yoğun bir mobbing uygulamasına dönüşmüş durumdadır.
Büro Emekçileri sendikası olarak Gelir İdaresi Başkanlığının kuruluşunda ifade ettiğimiz gibi yamama usullerle kalıcı çözümler üretilemez ve gelinen yer itibariyle de üretilememiştir. Bunun için diyoruz ki, Maliye Bakanlığı bir bütün olarak yeniden yapılandırılmalı; bakanlık çalışanların Mali Hizmetler Sınıfı olarak ayrı bir işkolu olarak tanımlanmalıdır.

Büro Emekçileri Sendikası olarak bir kez daha ifade etmek istiyoruz.  Gelir İdaresi Başkanlığı tarafından her yıl şubat ayının son haftasında resmi bir protokolün yerine getirilmesinin dışında bir içeriğe sahip olmayan;
Başta biz emekçiler olmak üzere toplumun geniş kesimlerinde üzerinde ağır bir yüke dönüşen vergi adaletsizliğinin tartışılmadığı, verginin kimlere ve nasıl harcandığına dair hesap verebilirlik prensibinin ortadan kalktığı,
Ülkede ortaya çıkarılan bütün ekonomik değerlerde alın teri ve emeği olan, ancak yaratılan ekonomik büyümeden hak ettiği payı almak bir yana, derin bir gelir adaletsizliği altında açlıkla mahkûm edildiği halde, vergi adaletsizliğinin yarattığı haksızlığın tartışılmadığı vergi haftası etkinliklerine bugüne kadar taraf olmadık, bundan sonrada olmayacağız.

HAZİNE VE MALİYE BAKANLIĞI’NA SESLENDİLER

Hafta başından itibaren vergi emekçilerine kısa mesaj göndererek vergi bu yıl 35. Vergi Haftasını kutlayan başta Hazine ve Maliye Bakanlığı ve Gelir İdaresi olmak üzere bütün kurum yetkililerine sesleniyoruz. Maliye Emekçileri artık sizden sorunlarına kalıcı çözümler beklemektedir.
Bunun için,  
Yoksulluk sınırındaki her türlü kazanç vergilerden arındırılmalı ve gelir vergisi ücret gelirlerinde yüzde 10’a sabitlenmelidir.
Hane halkının kullandığı temel tüketimi olan mal ve hizmetlerde dolaylı vergi oranı sıfıra indirilmelidir.
Kamu emekçilerinin almış oldukları bütün ek ödemeler temel ücrete yansıtılmalıdır.
3600 ek gösterge ayrımsız bütün kamu emekçilerine verilmelidir.
Kurumada ilk işe başlamalar dahil olmak üzere yapılacak bütün unvan değişikliği ve görevde yükselme sınavlarında mülakat haksızlığına son verilmelidir.
Daha fazla vakit kayıp etmeden Hazine ve Maliye Bakanlığı çalışanlarının sorunları birlikte ele alınmalı, Gelir/Gider, Merkez/Taşra ayrımına son verilmeli, Hazine ve Maliye Bakanlığı emekçileri Mali Hizmetler Sınıfı altında ayrı bir iş kolu olarak yeniden yapılandırılmalıdır.
Başta servis yönetimleri olmak üzere, orta kademe yöneticiliğinde uygulanan ve artık açık bir kayırmaya dönüşen görevlendirmeler son bulmalı, kurumda kariyer/liyakat esasını temel allan bir yönetim ilişkisine kavuşturulmalıdır.
Kurumda yaşanan personel eksikliği hızla tamamlanmalıdır.
Bütün kamu emekçilerine hayat pahalılığı tazminatı verilmesi için yasal düzenleme bir an önce yapılmalıdır.
Emekçilere nitelikli ücretsiz öğlen yemeği, işe geliş gidişlerde servis hizmeti verilmeli, servis imkanının olmadığı yerlerde yol ücreti verilmelidir.”


Haber: Duygu ELMA ÖZFİDAN