Filistin- Gazze ve Refah mülteci kampındaki İsrail’in gerçekleştirdiği katliamlar Zonguldak’ta kınandı.

STK ve Öğrenci toplulukları tarafından Zonguldak’ta Yürüyüş eylemi düzenlendi.
STK ve öğrenci toplulukları Madenci Anıtı’ndan valilik önüne kadar yürüdüler.

Ellerinde “nehirden denize Özgür Filistin”, “hani imkan değil iman meselesiydi”, “ laf değil icraat istiyoruz” yazılı afişler taşıdılar, “Katil İsrail Filistin’den defol”, “İsrail şaşırma sabrımızı taşırma. “ oluk oluk kan aksa kurtulacak el aksa“, şeklinde slogan attılar tekbir getirdiler.


Basım açıklamasını üniversite öğrencisi Ensar Yılmaz yaptı. 

Ensar Yılmaz Katliama tepki gösterdi ve tüm dünyanın sessiz kaldığı I belirterek şunları söyledi:Bizler bugün buraya Gazze’de katliam var demek için çıkmadık. Yaşanan soykırımı insanlara duyurmak için çıkmadık.
Zira 8 aydır yaşananları duymayan, görmeyen, bilmeyen kalmadı. Vahşice katledilen bebeklerin, kadınların , çocukların ve beli bükülmüş ihtiyarların feryatlarını ve çaresizliklerini bırakın insanları, dağlar, taşlar, ağaçlar, masum hayvanlar ve gökteki yıldızlar bile duydu ve gördü.
Yine bizler bugün buraya işgalci Siyonist İsraili lanetlemek ve onları kınamak için de çıkmadık.
Zira onları Allah Subhanehu ve Teâlâ Kuranı keriminde lanetledi. Kendilerine gönderilen peygamberlerinin diliyle lanetlendiler. Onların sözlerine ve anlaşmalarına güvenilmeyeceğini, sürekli ihanet içinde olduklarını, her fırsatta müminlere düşmanlık yapacaklarını Allah ve Rasulü zaten bizlere bildirmişti.
Evet bizler bunların hiçbirisi için çıkmadık. Bizler bugün gökleri ve yerleri titreten bu katliamlarda, kalpleri titremeyen, bir türlü harekete geçmeyen, gereğini yapmak yerine hamaset yapan, beylik sözlerle hala günü kurtarmaya çalışan yöneticilere, güç ve otorite sahiplerine seslenmek, onları muhasebe etmek için toplandık.
Yeter artık sözlerden bıktık, kınamalarınızdan bıktık, hiçbir işe yaramayan hamasi söylemlerden bıktık demek için toplandık.
Evet bizler artık reel konjonktür yalanlarından, hiçbir işe yaramayan işbirliği toplantılarınızdan ve sözde diplomatik adımlarınızdan bıktık.
Aylarca Gazze’de soykırım sürerken sadece izlediniz. Somut hiçbir adım atamadınız. Bebekler bombalar altında can verirken, bu gözü dönmüş katiller sürüsüne karşı bir tek uçak, iha siha havalandıramadınız. Sonra açlıktan ölümler başladı ama sizler İsrail izin vermediği için en temel gıda maddelerini dahi sokamadınız. Tüm bunlar sürerken birde utanmadan ticari ilişkilerinizi sürdürdünüz. Neredeyse 7 ay sonra, oluşan büyük kamuoyu baskısından dolayı ticari kısıtlamalara gidebildiniz. Haması ateşkese ikna etme ve silah bıraktırma çabalarınızla, işgalci İsraille yeniden masaya oturtma çabalarınızla övündünüz.
Şimdi ise refahta çadılarda yaşamak zorunda kalan kardeşlerimiz yakılarak katlediliyor ve sizler yine seyrediyor ve sadece kınıyorsunuz.
Yeter artık! Söz zamanı bitti. Kelimeler tükendi.
Cılız kınama mesajlarınızı kimse ciddiye almıyor.
Hiç kimsenin kalbini soğutmuyor. İşgalci varlığını tedirgin dahi etmiyor.
Buna rağmen hala utanmadan kınamaya devam ediyorsunuz.
Kınama, zayıf ve çaresizlerin söylemidir.
Mazlum Filistin halkı kınar çünkü onların buna karşı koyacak güçleri ve orduları yoktur.
Günlerdir meydanları dolduran ve ellerinden hiçbir şey gelmeyen çaresiz Müslümanlar kınar. Çünkü onların ellerinden gelen bir şey yoktur.
 
Ama ordulara sahip olanlar kınamaz. Tanklara, uçaklara, siha’lara, füzelere sahip olanlar kınamaz.
Onlar gereğini yaparlar. Zulmedenlerin kanlı ellerini kuruturlar.
Müslümanlardan oluşan saf saf orduları yürütürler.
Yeter artık kınamayı bırakın, boş lafları bırakın, harekete geçin ve gereğini yapın.
İşgalci, katil İsraile verilecek tek cevap budur. Tek hakikat ordulara karşı ordularla karşılık vermektir. İslam ümmeti adına mescidi aksa’nın koruyuculuğunu yapanların imdadına seriyyeler halinde koşmaktır.
Artık Müslümanların tek talebi budur. Tüm dünyada Meydanlardan yükselen tek çağrı budur.
Ve tüm Müslümanlar hep bir ağızdan şu nida ile feryat etmektedir.
“Ordular Gazze’ye, Ordular Gazze’ye
 
Kıymetli Müslümanlar!
Gazze’ye yönelik yapılan saldırılarda, enkaz yerinden arşa ulaşan acı, bizim acımızdır.
Cansız bir şekilde kanlar içinde yerde yattığını gördükleriniz bizim kardeşimizdir!
Bombalanan evinin enkazından parçaları çıkartılan çocuklar bizim çocuklarımızdır!
Çocuklarının başında feryat eden anneler bizim annelerimizdir!
Yıkılan evler bizim evlerimizdir!
Peygamberlerin ayak izlerini taşıyan mübarek topraklarda, mabedlerde gördüğümüz kan Müslüman kanıdır.
Gazze’de toprağa düşen, ne var ki bir türlü dindirilemeyen gözyaşı Müslümanların gözyaşıdır.
Oradaki halk, 2 milyarlık İslam ümmetinin izzetini tek başına taşıyan yiğit Müslümanlardır!
Bütün bunlara rağmen Ey yöneticiler ve güç sahipleri;
Neden gerekeni yapmadınız?
Bizlere neden bu utançları yaşattınız?
Müslümanların başlarını neden öne eğdirdiniz?
Allah’ın aşağılık maymunlar kıldığı bir avuç korkak işgalci yahudiye karşı, yüreği cihad aşkı ile yanan müminlere neden bu çaresizliği ve zilleti tattırdınız?
Filistin’e yapılan saldırılar, kardeşlerimizin canlarına, mallarına, kutsallarımıza ve dinimize yapılmış saldırılar değil mi? Kadınların çığlıkları, çocukların gözyaşları, annelerin feryatları ve Kâbe’den daha aziz olan şehitlerin kanları sizleri harekete geçirmek için yeterli değil mi?
Orduları harekete geçirmek için daha ne bekliyorsunuz? Daha ne kadar Müslüman’ın ölmesini bekleyeceksiniz. Belirlediğiniz bir sayı var mı? 100 bin mi 200 bin mi? Vallahi siz bu kahredici suskunluğunuzu devam ettirirseniz o sayıları da göreceksiniz! Zira “İsrail” azgın köpekler gibi Müslümanların üzerine saldırıyor ve hiçbir sınır dinlemiyor!
Peki Şimdi Sizlere Soruyoruz Ey Müslümanlar!
Azdıkça azan Siyonist çeteye, kim had bildirecek? Akan kanları ve dökülen gözyaşlarını kim dindirecek? Kâbe’den daha şerefli olan Müslüman onurunu kim kurtaracak? Gazze’deki katliama kim dur diyecek?
ABD’nin sinsi planı olan iki devletli çözüm Filistin’in kurtuluşu olabilir mi? Başta kâfir Amerika olmak üzere sömürgeci Batı’nın bize dayattığı çözümlerden bize ve Filistin halkına bir hayır gelir mi? Siz söyleyin Allah aşkına kâfirlerden Müslümanlara bir hayır gelir mi?
Gazze yaşanan bu mezalime; katillerle el sıkışan ve onlarla halen stratejik işbirliği içerisinde olan yöneticiler son verebilir mi?
Kudüs ve Mescidi Aksa yöneticilerin yaptığı cılız kınama mesajları ile kurtulur mu?
İslam konferansı örgütünün şaşalı toplantıları ile kurtulur mu?
Birleşmiş Milletler kararlarına atıf yapmakla kurtulur mu?
Peki Nasıl Kurtulur Ey Müslümanlar!?
Kudüs ve Mescidi Aksa; Kudüs işgal altında iken bize gülmek haram olsun diyen Selahaddinler gibi komutanlarla kurtulur. Kudüs’ü fethettiğinde şehre deve ile değil de güzel bir at üzerinde girmesi istenildiğinde “Eğer biz İslam’dan başka izzet ararsak Allah bizi zelil eder” diyen Hz. Ömer gibi izzeti sadece İslam’da arayan Halifelerle kurtulur. Yüklü miktarda paralar karşılığında Filistin’den toprak vermesini isteyen Siyonist Liderlere karşı, “Ben size bir karış dahi toprak satmam, Zira o beldeler bizim değil İslam Ümmetinindir” diyen Abdülhamit gibi basiretli yöneticilerle kurtulur. Velhasıl sözlerle değil ordularla kurtulur.  
Mescidi Aksa ancak; Filistinli kardeşlerimizin acılarını kendi acısı, döktükleri gözyaşlarını kendi gözyaşı, dertlerini de kendi derdi belleyen Halifelerle kurtulur.
Mescidi Aksa’yı ilk fetheden Halife Ömer gibi liderlerimiz olduğunda, Mescidi Aksa’yı Haçlı işgalinden kurtaran Selahaddin gibi komutanlarımız olduğunda, vücudunun lime lime doğranmasını yeğleyen, fakat Filistin’i vermeyen Abdülhamid gibi yöneticilerimiz olduğunda kurtulur.
İşte o zaman İzzeti sömürgeci kâfirlerin yanı başında değil, sadece Allah katında arayan liderlerimiz olacak.
Kışlalara hapsedilmiş değil, gasp edilmiş topraklarımızı işgalden kurtarmak için hareket eden ordularımız olacak.
İşte o zaman ne mi olacak; Kur’an’ın kavliyle söylüyoruz: Yenileceksiniz!
قُلْ لِلَّذ۪ينَ كَفَرُوا سَتُغْلَبُونَ وَتُحْشَرُونَ اِلٰى جَهَنَّمَۜ
“Ey kâfirler! Yenileceksiniz ve cehenneme sürüleceksiniz.”