Zonguldak Kadın Platformu, 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü nedeniyle geniş kapsamlı yürüyüş düzenledi. Kadınlar ellerinde pankartlar ile ıslık ve düdük çalarak sloganlar attılar.


Zonguldak Kadın Platformu adına konuşma yapan Serpil Açıl Özer, şunları söyledi:
"Faşizm Aile Diyor, Kadınlar Mücadeleyi Büyütüyor
8 Mart 1857’de New Yorklu 40.000 kadın dokuma işçisinin eşit işe eşit ücret talebi ile başlattıkları grev sırasında polisin müdahalesi ile çıkan yangında 129 kadın hayatını kaybetti. Bu sebeple 8 Mart kadın mücadele tarihinin simge günlerinden biri haline geldi. 8   Mart Kadınların Uluslararası Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü’nde yaşam hakkımıza, eşitlik ve özgürlüğümüze sahip çıkıyor ve mücadelemizi büyütüyoruz.

KADINLAR YÜRÜYOR MÜCADELE BÜYÜYOR

Kadın mücadelesiyle kazandığımız haklarımızdan vazgeçmiyoruz!
Totaliter iktidarların hepsinde olduğu gibi AKP İktidarı da 2002 yılından itibaren kadın düşmanı politikaları ile kadınların mücadele ile elde ettiği kazanımlara saldırmaktadır. Her gün bir kadın cinayetinin gerçekleştiği ülkemizin İstanbul Sözleşmesi’nden hukuksuzca çekilmesi kadın cinayetlerinin politik olduğunun kanıtı niteliğindedir. Kadın cinayetlerinin önlenmesi için yeterli adımların atılmadığı, şiddet faillerinin cezasız kaldığı ve erkek şiddetine karşı, yasaların etkili bir şekilde uygulanmadığı ülkemizde siyasi iktidar kadın, çocuk ve hayvan katliamlarının birinci derecede sorumlusudur.

​SOKAKLARI DA MEYDANLARI DA GECELERİ DE TERK ETMİYORUZ

Aile yılı değil, Kadın yılı!
Kadını birey olarak görmeyen, aile içinde toplumsal cinsiyet rollerine hapsedip kadını kamusal alandan uzaklaştırmaya çalışan iktidar en son 2025 yılını “Aile Yılı” olarak ilan etmiştir. Aile söylemlerinin altında kadınlara biçilen rolün, dayatılanın ne olduğunu çok iyi biliyoruz. AKP'nin "Aile Yılı", kutsallaştırılmış aile politikaları, kadınları geleneksel aile yapısı içinde tutmayı ve onları ev içi rollerle sınırlandırmayı ve sosyal bir devletin yapması gereken bakım ve yeniden üretim emeğini kadınların omuzlarına yüklemeyi hedeflemektedir. Özellikle kadınların iş hayatı ile aile yaşamını uyumlaştırma adı altında sunulan esnek çalışma modelleri, kadınların istihdamdan tamamen çekilmesine yol açma riski taşımaktadır. Kadınların kendi yaşamları üzerinde karar verme hakları gasp edilirken, aynı zamanda ekonomik ve sosyal yükleri de artmaktadır. Aile Yılı kapsamında sunulan maddi teşvikler, kadınları borçlandırarak yeni bir esaret biçimi olan modern köleleri ortaya çıkarmaktadır.
İstanbul Sözleşmesi'nden çekilme kararı, kadın cinayetlerine karşı etkin bir politika geliştirilmemesi, nafaka ve velayet haklarında kadınların dezavantajlı duruma düşürülmesi, aile içi şiddeti önleyici politikaların yetersiz kalması ve laik eğitime yönelik saldırılar açıkça iktidarın kadınlara ördüğü parlak jelatinli yeni bir hapishane, ışıklı bir darağacıdır.

İSTANBUL SÖZLEŞMESİ YAŞATIR
SUSMUYORUZ KORKMUYORUZ İTAAT ETMİYORUZ

12. Kalkınma Planı kadınlara düşük ücret, güvencesizlik ve bakım emeği yükü getiriyor!
12. Kalkınma Planı'nda, kadınların iş ve aile yaşamının uyumlaştırılması için esnek çalışma modelleri (uzaktan çalışma, kısmi süreli çalışma, hibrit çalışma gibi) öne çıkarılmaktadır. Ancak bu modeller, kadınların güvencesiz ve düşük ücretli işlerde çalışmasına yol açmaktadır.  Kadınların ev ve çocuk bakımı sorumlulukları nedeniyle tam zamanlı çalışamayacağı varsayımı, onları düşük ücretli, güvencesiz ve esnek işlere yönlendirecektir.
Toplumsal iş bölümü adı altında “kadının yeri evidir” gibi toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin altını çizen, kadınlara karşı işgücü piyasasında hem istihdam hem de ücret konusunda ayrımcılık yaratan ve kadını erkeğin vicdanına mahkûm eden politikalar kadını yoksullaştırarak çaresiz hale getirmektedir.

SEN BEN BİZ BİRBİRİMİZİN ÇARESİYİZ.

Diyanetin Fetvalarına Sığmayız!
İktidarın gerici politikalarını hayata geçirmesinde en büyük destekçisi olan diyanet verdiği fetvalarla, yaptığı çalışmalarla kadın düşmanlığını açık etmekte ve kadını sadece aile içinde toplumsal cinsiyet rollerine uygun olarak var etmeye çalışmaktadır. Aile ve rehberlik büroları, evlilik öncesi eğitim programları, aile ve boşanma konusunda verdiği gerici fetvalar kadını aileye hapsetmenin, emeğini sömürmenin meşrulaştırılmasına yönelik adımlardır. Kamusal alanda her birimizi verili kimliklerinden bağımsız olarak; yani cemaatten, aileden, milliyetten, cinsiyetten bağımsız olarak eşit yurttaşlık hakkı tanıyan laiklik iktidarın hedefindedir. O nedenle laiklik mücadelesi kadın olarak var olabilmemizin olmazsa olmazı, eşitlik ve özgürlük mücadelemizin ana hattıdır. İlkokul çağından itibaren dayatılan din derslerinin tamamının sunni anlayışta tektipleşmeyi hedeflemesi, farklı inançların, inanç sistemlerinin varlığını reddetmesi toplumsal ayrıştırmayı körüklemekte, inanç özgürlüğüne karşı baskıcı bir anlayışı halka dayatmaktadır. Ataerkiye karşı silahımız laiktir. Laiklik kadın ve çocukların özgür ve eşit yaşamasının güvencesidir.

DİYANETE DEĞİL EĞİTİME BÜTÇE  
PARASIZ, BİLİMSEL, NİTELİKLİ EĞİTİM

Sermayeye Köle Olmayacağız!
Bütün bu saldırıların, kadın düşmanı politikaların kapitalizmden ve neoliberal politikalardan azade olmadığını çok iyi biliyoruz. Bütün kamusal alanların sermayenin ihtiyaçlarına dönük piyasalaştırılması, kadınların ucuz iş gücü ordusu olarak görülmesi ve LGBT+ lara nefret saldırıları bu garabet sistemin acımasızca insan öğütmesinin devamlılığını sağlar. Tam da bu koşullarda çalışma yasalarında annelik değil ebeveynlik vurgusunun, kamusal hizmetlerin, kreşlerin, emzirme izni, süt yardımı, toplu taşıma indirimleri, üreme sağlığı dahil olmak üzere sağlık hakları gibi yeniden üretimle ilişkili hakları da talep etmek, eşit ücret, eşitlik, özgürlük ve emek mücadelemiz için çok büyük önem taşımaktadır.  

​​​SUSMUYORUZ, KORKMUYORUZ, İTAAT ETMİYORUZ

Tüm dünyada barış istiyoruz!
Emperyalist ülkeler kendi ihtiyaçları çerçevesinde savaş ve çatışmalarla bütün dünyayı istedikleri şekilde biçimlendirmeye devam etmektedir. Emperyalist politikalar sonucu halklar, farklı mezhep ve inanç grupları birbirine düşman edilmekte, toplumsal barış imkânı yok edilmektedir. Emperyalist ülkelerin koruma ve geliştirmesiyle Ortadoğu’da iktidara taşınan cihatçı gruplar dünyanın her yerinde kadınlar için geleceksizlik, karanlık, kıyım demektedir.

EŞİT ÖZGÜR KORKUSUZ YAŞAYACAĞIZ

Kayyım atamaları antidemokratiktir!
Akp-Mhp İktidar bloğu halkın iradesini gasp ederek muhalefetin belediyelerine kayyum atamakta ve baskı politikalarını arttırmaktadır. Gerek belediyelere gerek gazetecilere yönelik yapılan operasyonlarla muhalefet sindirilmeye çalışılmakta farklı tüm sesler susturulmak istenmektedir. Tüm bu antidemokratik uygulamalar kadınları derinden etkilemektedir. Kayyum atanan belediyelerde atanan kayyumlar varlıklarının amacına uygun olarak ilk olarak toplumsal cinsiyet eşitliğine olumlu etkileri olan uygulamalara son vermektedir. Kadın çalışmalarını durdurmakta toplumsal barışın üzerine karabasan gibi çökmektedir.

GÜN GELECEK DEVRAN DÖNECEK AKP KADINLARA HESAP VERECEK.

Depremde zarar gören kadınlar kalıcı çözüm bekliyor!
Ülkemizde yaşanan 6 Şubat Depreminden hem fiziksel hem ekonomik anlamda en çok etkilenenler kadınlar olmuştur. Depremden sonra hala geçici barınak alanlarında kalan kadınlar hijyen, güvenlik, sağlık ve eğitime ulaşma ile ilgili sorunlar yaşamaktadır. Tüm bunlara ekonomik güvencesizlik ve bakım yükünün artması da eklenince görülüyor ki kadınların tüm yaşamı, yaşam haklarına kavuşmaları iktidar eliyle geciktirilmektedir.

KORUMA AKLAMA YARGILA

Vardık, Varız, Var olacağız! Gerici kuşatmaya teslim olmayacağız!

KADINLAR MÜCADELE EDİYOR,

​ÇÜNKÜ: 
* Kadınlar İstanbul Sözleşmesini geri istiyor.
* Kadınlar 6284’ün etkin uygulanmasını istiyor.
* Kadınlar işyerinde, sokakta ve evde özgür ve korkusuz yaşamak istiyor.
* Kadınlar toplumsal cinsiyet eşitliği sağlanana kadar güvende olmayacaklarını biliyor
* Kadınlar kız çocuklarının örgün eğitimin dışına itilmesini, zorunlu eğitimin dışında bırakılmasını reddediyor.
* Kadınlar ekonomik hayatta yalnızca cinsiyet farkından kaynaklı olarak maruz bırakıldıkları ücret eşitsizliğine son verilmesinde diretiyor.
* Kadınlar annelik, hamilelik ve evli olma durumlarının istihdam edilmeme gerekçesi olarak sunulmasına karşı çıkıyor.
* Kadınlar bakım emeğinin devletin sorumluluğu olduğunu bilerek kreş istiyor.
* Kadınlar statü ve ünvanların patriyarkanın tekelinde olmadığı cam tavanların kırıldığı bir dünya istiyor.
* Kadınlar eşit yurttaşlık haklarının fiili olarak da tanınmasını istiyor.
* Kadınlar kendileri için aile içinde tarif edilmedikleri bağımsız bir Kadın Bakanlığı istiyor.
* Kadınlar ürettikleri kaynaklardan paylarını istiyor
Tüm bu gerici ve faşist kuşatmaya karşı kadınlar olarak AKP İktidarının “aile yılı” ilan ettiği bu yılı “kadın yılı” ilan ediyoruz. Bize evin yolunu gösteren politikalara karşı alanlarda, sokaklarda, iş yerlerinde, kamusal alanda eşit yurttaşlık ve özgürlük mücadelemizi büyütüyoruz.
Buradayız, yan yanayız karanlığa karşı biz varız!
Vardık, Varız, Var Olacağız! Gerici kuşatmaya teslim olmayacağız!
YAŞASIN 8 MART!
YAŞASIN KADIN MÜCADELESİ."

Muhabir: Batuhan DARAKCI