Zonguldak’ta Psikolojik danışman & Advanced Master Trainer Ayberk Aygün son zamanlarda ilişkilerde oldukça sık yaşanan aldatmaları inceledi. Evliliklerde ve ilişkilerde en yıkıcı güçlerden biri olarak kabul edilen aldatma, her yaşta ve her cinsiyette görülebilen karmaşık bir sorun olduğuna değinerek. Bu sorun sadece aldatan ve aldatılanı değil, tüm aileyi ve çevreyi de olumsuz etkilediğini söyledi.
Açıklamalarında örneklerle bahseden Aygün;”
Erik Erikson'un Psikososyal Gelişim Teorisine göre, her birey hayatı boyunca sekiz psikososyal evreden geçer. Bu evrelerde birey, çeşitli krizlerle ve zorluklarla yüzleşir. Bu krizlerin çözülememesi veya travmatik deneyimler yaşanması, aldatmaya yatkınlığı artırabilir. Örneğin, kimlik karmaşası yaşayan bir birey, benlik saygısını başkalarının onayına bağlayabilir ve bu ihtiyacı aldatma yoluyla karşılamaya çalışabilir. Sigmund Freud'un Psikoseksüel Gelişim Teorisine göre, çocukluk dönemindeki deneyimler ve yaşanan travmalar, yetişkinlikteki kişilik ve davranışları etkileyebilir. Bu travmalar arasında cinsel istismar, aile içi şiddet, terk edilme gibi deneyimler yer alabilir. Bu tür travmalaryaşayan bireyler, güven problemleri, duygusal eksiklikler ve düşük benlik saygısı gibi problemlerle karşı karşıya kalabilirler. Bu problemler de aldatmaya yatkınlığı artırabilir. Bağlanma Teorisi ise, bebeklik ve erken çocukluk dönemindeki ebeveyn-çocuk ilişkisinin, bireyin yetişkinlikteki ilişkilerini nasıl kurduğu ve sürdürdüğü üzerinde önemli bir etkiye sahip olduğunu savunur. Güvenli bir bağlanma tarzı geliştiren bireyler, ilişkilerinde daha güvenli ve sağlıklı davranma eğilimindedirler. Güvensiz bağlanma tarzı geliştiren bireyler ise, ilişkilerinde daha fazla kaygı, öfke ve güvensizlik yaşayabilirler. Bu da aldatmaya yatkınlığı artırabilir.
Unutulmaması gereken şey aldatmanın tek bir sebebi yoktur. Karmaşık bir nedene dayanan bu sorunda, gelişim kuramlarından elde ettiğimiz bilgiler sadece birer etken olarak değerlendirilmelidir.
“YAŞLARA GÖRE ALDATMALAR”
Her yaşta ve cinsiyette farklılık gösteren Aldatmaları yaş gruplarına göre sıralandıran Aygün,” 20'li Yaşlarda: Evlenen çiftlerde 30'lu yaşlara gelindiğinde boşanma riski %40 artar.
30'lu ve 40'lı Yaşlar: Evlilik sorumlulukları, duygusal olgunluk ve kimlik oturmuş olması aldatma riskini azaltır. 50 Yaş ve Üzeri: Uzun süreli evlilik, sağlık sorunları, cinsel isteklerin azalması ve kimlik oturmuş olması riskini daha da düşürür. Kadınlarda: Son yıllarda aldatma riski %40 artmıştır. Sebepler arasında duygusal tatmin eksikliği, evlilik sorunları, bağımlılık, düşük benlik saygısı ve geçmiş travmalar yer alır. Erkeklerde: Cinsel uyumsuzluk, yeni deneyim arayışı, benlik saygısı eksikliği ve kültürel faktörler aldatma riskini artırır.
“ALDATMALAR SADECE YIKICI DEĞİL AYNI ZAMANDA İŞARET”
Bazı psikologlar, aldatmanın sadece bir yıkıcı eylem değil, aynı zamanda bir işaret de olabileceğini savunuyor. Bu bakış açısına göre, aldatma evlilik ve ilişkilerdeki daha derin problemlerin bir göstergesi olabilir. Örneğin, iletişim eksikliği, duygusal tatminsizlik, güvensizlik veya cinsel problemler gibi. Bu problemlerin çözülmemesi halinde, aldatma bu problemlerin bir sonucu olarak ortaya çıkabilir.
Peki, aldatma bir yıkıcı güç mü yoksa bir belirti mi? Bu sorunun cevabı her duruma göre değişebilir. Aldatmanın arkasındaki nedenleri anlamak için derinlemesine bir değerlendirme yapmak gerekir. Sonuç olarak; aldatma, sadece aldatan ve aldatılanı değil, tüm aileyi ve çevreyi de olumsuz etkileyen yıkıcı bir güçtür. Gelişim kuramları, aldatmaya yatkınlığı artırabilecek psikososyal ve psikoseksüel sebepleri gözler önüne seriyor.
“SOSYAL MEDYA VE İNTERNET ALDATMALARI ARTTIRIYOR”
Yaş ve cinsiyet de aldatma riskini etkileyen faktörler arasında. Aldatma, her ne kadar yıkıcı bir güç olsa da, bazı durumlarda evlilik ve ilişkilerdeki daha derin problemlerin bir göstergesi konumunda. Günümüzde, bireysellik ve özgürlük anlayışının artması, aile ve geleneksel değerlerin zayıflaması gibi faktörler, aldatmaya yatkınlığı artıran etkenler arasında sayılabilir. Ayrıca, sosyal medya ve internetin yaygınlaşmasıyla birlikte, yeni ilişkiler kurmak ve başkalarıyla iletişim kurmak daha kolay hale gelmiştir. Bu durum da aldatma riskini artıran bir faktördür. Sosyolojik açıdan bakıldığında da, aldatma sadece bireysel bir problem olarak değil, aynı zamanda toplumsal bir problem olarak da değerlendirilmelidir. Toplumsal cinsiyet eşitsizliği, aile içi şiddet, yoksulluk ve eğitim eksikliği gibi faktörler de aldatma riskini artıran etkenler arasındadır.
Haber:Batuhan DARAKCI