Zonguldak

Zonguldak’tan sessiz yürüyüş: ‘Gazze mi yoksa tüm dünyanın vicdanı mı yalnızlığa terk edildi?’

Zonguldak’ta bulunan hastanelerde görev yapan doktorlar ve sağlık çalışanları, Gazze’deki katliama ‘dur’ demek amacıyla ‘Sessiz yürüyüş’ etkinliğini gerçekleştirdi. 

İstasyon Caddesi'nde toplanan doktorlar “Gazze’de yaşanan insanlık dışı katliamlar şiddetini artırarak devam ederken bizler insan hayatının hiçe sayıldığı bu zulme tepki göstermeye ve hekimlik mesleğine yakışır bir duruş ortaya koymaya kararlıyız.” diye mesaj verdi. 

İstasyon Caddesi'nde başlayan 'Sessiz Yürüyüş' Madenci Anıtı'nda son buldu. 

Yürüyüşe; Zonguldak Belediye Başkanı Ömer Selim Alan, AK Parti Gençlik Kolları Başkanı Benhur Özübek, siyasi partilerin temsilcileri ve vatandaşlar katıldı. 

“BU ZULÜM BİTENE KADAR YÜRÜYECEĞİZ”

Stajyer Doktor Rasim Meriç, Madenci Anıtı'nda yapılan açıklamada şunları söyledi:

“Haftalardır Türkiye’nin dört bir yanında tüm meydanlarda Katil ve Siyonist İsrail’i lanetlemek ve Filistinli Müslüman kardeşlerimizin haklı davasını tüm Dünya’ya duyurmak adına çıktığımız bu yolda bugün bir kez daha buradayız. Yürüdük, yürüyoruz ve bu zulüm bitene kadar da yürüyeceğiz.

Bizler Gazzeli kardeşlerimizin acısını yüreğimizde hissederken, bu acıya büyük bir acı daha eklendi. Filistinli kardeşlerimizin katledilmesine sebep olan karanlık ellerin desteklediği taşeron örgütler, Kuzey Irak’ta görev yapan askerlerimize hain saldırılarda bulundular. Bu hain saldırılarda 12 askerimiz hayatını kaybetti. Bu askerlerimize Allah’tan rahmet diliyor ve acılı ailelerine başsağlığı ve sabırlar diliyoruz. Yaralı askerlerimize de acil şifalar diliyoruz.

“HAİN EMELLERİNE KARIŞAMAYACAKLAR”

Bizler biliyoruz ki, Filistin’de kardeşlerimizi katleden silahlar ile askerlerimize doğrultulan silahları aynı eller tutmaktadır. İsrail’in arkasında duran ülkeler ile taşeron Terör örgütünün arkasında duran ülkeler aynı ülkelerdir ve aynı emperyalist çıkarları savunmaktadırlar. Ama başarılı olamayacaklardır. Hain emellerine kavuşamayacaklardır.

Artık maskeler düşmüştür. Gerçekler ortaya çıkmıştır. İnsan haklarından bahsedenlerin mumları sönmüştür. Tüm dünyadan yükselen seslere ve feryatlara rağmen savaş suçları ve soykırımlar devam etmektedir. Çocuklar, bebekler, kadınlar ve masum siviller umarsızca bombalanmaktadır. Yaralıların tedavi edilmeye çalışıldığı hastaneler bombalanmaktadır. Yaralı taşıyan ambulanslar dahi hedef alınmaktadır.

Hekimler ve sağlık çalışanları kan görmeye, yaralı görmeye; aralıksız çalışmaya, uykusuz kalmaya, saatlerce ayakta kalmaya, ailesini günlerce görmemeye alışıktır. Ancak önüne gelen yaralıya yardım eli uzatamamaya hiç alışık değildir ve hastalarının gözlerinin önünde yavaş yavaş ölümü, tecrübe edebileceği en büyük acılardan biridir.

Peki, Gazze’deki doktorlar ve sağlık çalışanları ilaç ve cerrahi ekipmanlarının tahrif edilmesi, sterilizasyon sağlanamayışı, elektrik ve oksijen kaynaklarının kesilmesi nedeniyle kaç gündür bu acıyı yaşıyor biliyor musunuz? Bazen ailelerinden yaralılar ve şehitler getiriliyor hasta baktıkları odalara, koridorlara. İnsanlık dramı bu değilse nedir?

“DÜNYA BU SOYKIRIMI DURDURMAK İÇİN NEYİ BEKLİYOR”

Gazze’de hâlâ sağlıklı bir su kaynağı yok, elektrik yok, ulaşım yok; yemek kısıtlı, kalacak yer kısıtlı, can güvenliği yok! Gazze mi yoksa tüm dünyanın vicdanı mı yalnızlığa terk edildi?

Peki sözde medeni dünya bu soykırımı durdurmak için daha neyi bekliyor? Neden hala seyrediyor? Neden müdahale etmiyor?

En temel insan hakları ve uluslararası hukuk ayaklar altında. Güya medeniyet inşa edecek kurumlar tamamen felç olmuş durumda. Tüm dünya sadece izliyor.

Tüm bunlar olurken bizler sadece ekranların başında bu yaşananlara seyirci kalamayız. Yaşananları normal olarak göremeyiz.

Hayır Kesinlikle Hayır! Seyretmeyeceğiz! Kabullenmeyeceğiz! Normalleştirmeyeceğiz! Sabırla ve Azimle zulme karşı duranlar olacağız!

Çünkü, bizler bu ümmetin evlatları olarak İstanbul’u Kudüs’ten, Hakkari’yi Gazze’den, Karadeniz’i Kızıldeniz’den ayrı görmeyiz. Nerede bir zulüm varsa, nerede bir masum kanı akıyorsa tek yürek ve tek yumruk olarak karşısında dikiliriz. Zira bu izzetli duruş, bizlere ecdadımızın kutsal emanetidir. Bu emanet, kıyamete kadar taşıyacağımız mukaddes bir yük ve bu halkın yiğit evlatlarının geleceğe dair ufkudur!  

Aynen şairin şu mısralarında dediği gibi;

Bu kan kokan coğrafya, bu çığlıklar senindir

Bu gözü yaşlı târih, hıçkırıklar senindir

Yeryüzünde çiğnenen bütün haklar senindir

Prangalı hükümler, aydınlıklar senindir.

Yıllardır, uygarlıktan sana hep enkaz kaldı

Ufka bir bak yiğidim, inkılâba az kaldı.

Tasalanma yiğidim; zaman bizden yanadır

Külümüzden yükselen duman bizden yanadır

Son durak, son ilahi ferman bizden yanadır

Dünya düşman olsa da, iman bizden yanadır

Kapıları açacak çoşkun bin niyaz kaldı

Ufka bir bak yiğidim, inkılâba az kaldı

Mahzenlerde beklemek ziyan artık, yiğidim

Fecr-i sâdık vaktidir; uyan artık yiğidim

Ateşlere girsen de, dayan artık yiğidim

Hakikate dönüyor rüyan artık, yiğidim

Zalimler için karar verildi; infaz kaldı

Ufka bir bak yiğidim, inkılâba az kaldı.

“MÜCADELEYİ SONUNA KADAR SÜRDÜRECEĞİZ”

Bu yürüyüşümüz, dünyanın hiçbir yerinde terör, soykırım ve işgali kabul etmediğimizin beyanıdır! Ülkemizde geçtiğimiz hafta yaşanan terör saldırılarında şehit olan askerlerimizin ailelerine tekrar baş sağlığı ve sabır diliyoruz. İnsanlık dışı bütün eylemlerden kurtulmak için verdiğimiz mücadeleyi sonuna kadar sürdüreceğiz! Bu minvalde tüm hekimleri, sağlık çalışanlarını ve bütün vicdan sahibi insanları harekete geçmeye, bu onurlu yürüyüşte yer alarak zulme karşı durmak adına Sessiz Yürüyüş kervanımızda ses olmaya davet ediyoruz!”